Filmin ilk dakikasından itibaren dünya düzenine, insanlara derin mesajlar içererek başlaması, bana ikinci dakikasında bu filmi keyifle izleyebilirim dedirtti. İlk 10 dakikası biraz durağan, konuya giriş içeren devamında ise mısırınızı yerken gözünüzü filmden ayıramayacağınız derecede güzel ilerliyor.
Konusuna gelecek olursak The East adında bir örgüt (kimine göre terörist
bir grup), doğaya zarar veren, insanların sağlığıyla oynayarak para
kazanan firmaların yöneticilerini, sahiplerini hedef alıyor. Bu
insanları kimi zaman ürettikleri ilaca maruz bırakarak, kimi zaman da
fabrika atıklarıyla kirlettikleri göle girmelerine zorlayarak neden
oldukları felaketi yaşamalarını sağlıyorlar. Filmdeki tabiriyle gözünü
para hırsı bürümüş insanlara sabotaj düzenliyorlar. Hani insan izlerken
içinden "sen misin insan sağlığıyla oynayan, oh olsun az bile sana"
demiyor değil. Tabi bizim iyi kalpli East grubumuzun sabotajları para
babalarını rahatsız ediyor. Bu insanların korkularından beslenen özel
bir güvenlik şirketi örgütün içine sızmak ve çökertmek için bir ajanını
görevlendiriyor. İşte bu ajan, esas kızımız ve aynı zamanda filmin
yazarı olan Brit Marling'dir. The East örgütünün başında yer alan,
zengin bir ailenin çocuğu olan ama paradan kendini soyutlayan esas
oğlanımız ise True Blood dizisinden tanıdığımız Alexandar Skarsgard'dır.
Devamı ve detayları için ise izlemenizi tavsiye ederim :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder