13 Kasım 2013 Çarşamba

Quo Vadis? "Nereye Gidiyorsun?"

Quo Vadis, dayımın çok methetmesi sonucu okumaya karar verip aldığım bir roman (fiyatı gayet uygun). Okumaya başladığınız andan itibaren sizi içine alıyor diyemeyeceğim, ilk 50-100 sayfasında beni çok memnun edemedi. Okumaya başladığım an nedense hep bir yapaylık varmış hissine kapıldım. Özellikle Markus'un Ligya'ya duyduğu aşkın başlama şekli ve hissettikleri fazlaca yapmacıktı.

Beni rahatsız eden başka bir konu ise taraflı yazılan kitaplardır. Bu kitapta da aşırı derecede hristiyanlığı ön plana çıkarma söz konusuydu, bir yerden sonra anladık dinini seviyorsun da kitapta niye gözüme sokuyorsun diye aklımdan geçirmedim değil.

Başında bu kadar gıcık olmama rağmen, ilerleyen sayfalarda beni gerçekten içine çekti hatta bir oturmada 150 sayfasını (roman 496 sayfa) aralıksız okumuşum... Tasvirler, hikayeyi bağlama, dilin akıcılığı gerçekten takdirimi kazandı. Tabi burada başarılı yapılmış bir çeviriyi es geçmemek gerekiyor. Orta seviyenin biraz üstündeki dili bu kadar başarılı çevirdiği için Nihal Yeğinobalı'yı da tebrik ediyorum...

Gelelim kitabın konusuna bir soylunun köleye olan aşkı, eski Roma dönemindeki köle - efendi ilişkileri, gladyatörler ve Roma'nın meşhur yanışını içeriyor. Romandaki favori karakterim ise zerafetiyle ve ince zekası ile ön plana çıkan Petronyus, ölürken bile zerafetinden, gururundan ödün vermiyor. Kitabın beni içine almasının asıl nedeni bu karakter olabilir :) Kitabı okuyacaklar için çok fazla detay vermek istemiyorum.

Dilin akıcılığı ve tasvirlerin başarısı bu romanı okunası bir hale getiriyor. Bu nedenle tavsiye edebileceğim kitaplar arasında yerini alıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder